Başardık, George, başardık. Kurtulduk.

George ve Taylandlı arkadaşı Tutembe sevinç nidaları atarak kurtuluşlarını kutlarken, bir yandan da Tutembe'nin Taylandlı olmasına rağmen neden bir Zimbabweli adı taşıdığını merak ediyorlardı. Ama bu merakları uzun sürmedi. Tepelerinden geçmekte olan bir uçak, dünyayı ele geçirme planları yapan çok zengin bir kötü adamın yeniden dekore ettiği evindeki havuza piranha balıkları taşıyordu. Kargo kapısının arızası sonucu, piranhalarla dolu su tanklarından biri yere düşerek kırıldı ve piranhalar boşluğa saçıldı. 150 adet piranha, 10.000 fit yükseklikten George ve Tutembe'nin üzerine doğru düşüyordu. Daha susuz kalıp boğularak ölmeye vakit bulamadan, yere çarparak hayatlarını kaybedeceklerini anlayan piranhalar, ölmeden önceki son 3 saniyelerinde mutlu bir son yemek yemek arzusuyla yanıp tutuşuyorlardı. Aşağıdan büyük bir hızla onlara doğru gelmekte olan iki erkeği fark ettiklerinde çoğunun gözleri yaşardı ve bu mucize karşısında kaybettikleri inançlarını geri kazandılar. Yere çarpıp bin kanlı parça halinde etrafa saçılmadan önce, son bir şükranla hepsi ağızlarını açıp sulu, leziz birer ısırık aldılar. George ve Tutembe'den geriye, patlamış piranha parçacıkları havuzu içinde yatan, yarısı yenmiş iki iskelet kaldı. Meksika polisi olayı hiç çözemedi.