Parlak Bİr delİlİğİn rengarenk Hayaletlerİ

Çekmecemde aşağıdaki mektubu buldum. Ne zaman yazdığımı ya da benim yazıp yazmadığımı bilmiyorum. El yazısı benim küçük kargacık burgacık yazıma benziyor. Morpheia kim tanımıyorum. Bahsedilen yer neresi bilmiyorum. Korkuyorum.

"Sevgili Morpheia,

Renklerden Mor'a bıraktığınız sevindirici yorum için teşekkür ederim. Hayır, Sencivanoğlu'nun maceralarını okumadım. Ama bir gün televizyonda gecenin dördünde bir reklam gördüm, arayan ve sattıkları kellik kapatma spreyini alan ilk 10 kişinin bedava bir tatil kazanacağını söylüyordu, hemen arayın diyordu, hemen aradım, kredi kartı numaramı verdim, kazanmıştım, ilk on kişiden biri bendim, milyonlarca liraya saçın kel bölgelerini siyaha boyayan bir saç spreyi ve bedavaya Perseus Takımyıldızı'na bir gezi almıştım.

Biz onumuzu üstü açık bir citysighting otobüsüne bindirdiler, onu da Houston'da şu Discovery'yi yaptıkları gibi Amerika'dan kiralanmış bir rokete monte edip bizi uzaya fırlattılar. Ateşleme geri sayımı yapılırken çok heyecanlanmıştım, ama yine de aklım diğer dokuz kişinin saçlarına kayıyordu ve dikkatim dağılıyordu, hiçbirinde kelliğin izi yoktu, acaba sprey gerçekten çok mu işe yarıyordu, yoksa onlar da benim gibi ihtiyaçları olmadığı halde spreyi tatili kazanmak için mi almışlardı? Bu düşüncelere dalmışken gerisayımı unutmuştum, birden havalandık. Müthiş bir duyguydu, yüzümde ve bütün gövdemde basıncın ve itkinin hayvansı vahşiliğini hissetmek inanılmazdı. Sonra dünya arkada kalınca yediğimiz G'ler de bitti, otobüsü fırlatan roketleri bıraktıktan sonra Perseus'a kadar yavaş ve monoton bir yolculuk yaptık. Arada bir muavinler bayat kek ve çay ikram ediyorlardı, her seferinde su ya da çay yerine kola içtim, gaz yaptı, 25 saatlik yolculukta aynı koltukta oldukça rahatsız oldum, uyuyamadım da. Arkamdaki talihli de koltuğumu yatırmama itiraz ediyordu, bir soluma, bir sağıma dönüyordum, dizlerim ön koltuğa yapışmış sıkışıp bunalıyorlardı, discmanimin pili bitmişti müzik dinleyemiyordum, kitap okuyamıyordum midem bulanıyordu.

Takımyıldıza vardığımızda oldukça yorgundum, ama saatler boyunca seyrettiğimiz yıldızlı siyah monoton arkaplandan sonra gördüklerim aklımı başımdan aldı. Etrafta rengârenk bir cümbüş vardı, saykodelik yaratıklar sürrealist varlıklarla oyunlar oynuyorlardı, mor ejderhaları, üniversiteye giden böcekleri, şapkacı satirleri, filolar yöneten mankenleri hep orada gördüm. Yazdığım bütün hikayeler, bir haftalık her şey dahil tatilim boyunca Perseus Takımyıldızı'nda gördüklerimin donuk birer yankısıdır. Bunu itiraf etmeliyim. Hayatımın o en güzel tatilini, marşmelov çiçeklerinin yetiştiği ve altın rengi petrol kuyularının çalıştığı tepede yaşayan kel tavşan-peri'yi, ona saç spreyimi hediye edişim ve birlikte balıkçı Refik'in meyhanesine gidip kafaları çekmemizle başlayan güzellikleri, bu benzersiz tavşan-peri'yle büyülü üç gün boyunca yaşadıklarımı kendime saklıyorum. Sadece bu imgeleri nereden bulduğumu merak edenlerinizin, hepsini Perseus'tan arakladığımı bilmeniz yeterli.

Bu mektup benim itirafım, günah çıkarışım, vicdanımı rahatlatma çabam ve af dileyişimdir. Gidişimizden daha da yorucu bir dönüş yolculuğu, oldukça sıcak bir atmosfere giriş deneyimi ve epey sert bir inişle dünyaya geri gelişimin hissi, surround ses sisteminden küçük hoparlörlere dönmek gibiydi, I-max sinema salonundan çıkıp 34 ekran televizyonda siyah beyaz sessiz filmler seyretmek gibi, CDleri bırakıp kaset dinlemek gibi, Intel Pentium’u çöpe atıp tekrar Commodore 64 kullanmaya başlamak gibiydi, eksikti ve özellikle hem tavşansız hem de perisizdi. Tekrenkli hayata dönmenin bunalımını atlatmak aylarımı aldı. Şimdi yazdığım öyküler, gözlerimi kapatıp müziğin çaldığı yıldızları hatırlayışlarımın izleridir. Hiçbirini ben yaratmadım. Her şeyi Perseus Takımyıldızı'nda gördüklerim ve hikayelerini dinlediğim Perseuslu ozanlardan çaldım. Bu zavallı insan müsveddesini mazur görün. Yaşamaya devam edebilmek için bunu yapmaya mecburdum. Her canlı gibi ben de, içten gelen engellenemez bir dürtüyle, ne kadar anlamsız olursa olsun, bu sefil hayatı bırakamadım, nefes almak için hırsla çabaladım, ve ancak bu onursuz hırsızlıkla ayakta kalabildim. Size yalvarıyorum, bana acıyın, beni affedin sevgili Morpheia. Ben sizin yaptığınız ve henüz yapmadığınız bütün şeytanlıkları affediyorum.

Önünüzde acı ve pişmanlıkla inleyerek,
Irmak"