Uçan Tekme
Jean Claude Van Damme, bir hamster'ın keskin zekasına ve bir orangutanın çevik yumruklarına sahipti. Yıllar boyunca dövüş filmlerinin vazgeçilmez duayeniyle aynı adı taşımanın sıkıntısını çekmişti. Ortaokuldayken, aktör Van Damme ilk ortaya çıktığında, bunu çok cool bulmuş, sıralara geçirdiği döner tekmelerle arkadaşlarına hava atarken bacağını kırmıştı. Oysa yıllar geçip, bacağı iyileşirken, içindeki yara gitgide derinleşmişti. 50 yaşında bir memur için bu lanetli isim, her gün büroda alay konusu olmak, kahvede ne zaman Van Damme filmi oynasa gevrek kahkahalara maruz kalmak ve bakkaldan ekmek alırken
- Yengeye selam söyle Jean Claude Bey Amca.
- Ne yengesi evlâdım, bekârım ben.
- Yahu dün akşam Özbekistan'da mafyanın karatecisiyle dövüşüp kurtardığın yengeyi diyorum, Hişşş, ahahuaha (bu çocuk da hep böyle bir tuhaf gülüyordu)
diyaloğunda yer almak demekti. Elbette bekârdı. Hangi saygıdeğer hanım bu isimde biriyle dünya evine girmek isterdi? Her gece babası Osman Van Damme ve annesi Hayriye Van Damme'ı rahmetle anıyor, fakat bir yandan da bilmeden alnına yazdıkları bu kahrolası kader yüzünden, ruhlarına fatiha okumadan yatıveriyordu.
Kasvetli bir cumartesi sabahı, "Yeter," dedi. Artık canına tak etmişti. Bu duruma bir son verecekti. Ezelî düşmanıyla, hayatı ona zehir eden bu kâfirle yüzleşecek, ona dünyayı cehenneme çevirmenin ne demek olduğunu güzelce anlatacaktı. Şerefsizin ağzını burnunu kırmanın bu yönde oldukça tatmin edici sonuçlar vereceğine inanıyordu. Van Damme'ın dağılmış suratından sızan kanların hayalindeki görüntüsüyle bir an sırıttı. Tereddüt etmeden altın künyesini bozdurup Amerika'ya bir uçak bileti aldı.
Bıçak keskinliğinde bir azimle Hollywood'a gitti, o sırada genç bir Amerikan kickbokscusunun babasını oynayan Jean Claude Van Damme'ı film setinde buldu, korumaları atlattı, ara verilmesini bekledi ve sonunda efsanevi aktörü karavanının önünde yalnız yakaladı. Bu gözüpek fransızı karşısında, plastik bardağından portakal suyu içip kola aromalı bir şekeri kemirir halde, son derece insan bir vaziyette görünce, her şeyi anladı. O ve bu dövüşken varlık birdi, aynı şeyin farklı yüzleriydi. Ancak birleşerek birbirlerini tamamlayacak, eksiksiz bir bütüne dönüşebileceklerdi. Yavaşça ona doğru yürüdü, ellerini şaşkın şaşkın bakan fransızın omuzlarına koydu, ve yüzünde kendinden emin bir gülümsemeyle, "Van Damme," dedi, "birleşip tek olmanın vakti geldi."
Hiç bir şey olmadı. Aktör Van Damme hâlâ şaşkın şaşkın bakıyordu. Ağzından ingilizce bir "Huh?" çıktı. Belki de Jean Claude her şeyi yanlış anlamıştı. İkisi bir ve tek felan değildi. Eh, ne yapalım, bu durumda orjinal plana geri döndü. "Kapuaa!" nidası eşliğinde muhteşem fransızın muhteşem takımlarına bir orangutan yumruğu salladı. Binlerce küçük potansiyel Van Dammecığı öldüren bu câni hareket karşısında Van Damme acıyla inledi ve yıllar sonra prostat olup da soğuk bir perşembe gecesi tuvalette işemeye çalışırken çekeceği sancıya kadar bu kadar büyüğünü hissetmeyeceği ağrı yüzünden, zamanında bir filmin çekimleri sırasında tanıştığı ve uzun soluklu bir ilişki yaşadığı Meg Ryan'ın en mutlu anlarında sevgiyle "Kungfucan ve sevimli ninjalar" diye adlandırdığı uzuvlarını kavrayarak kıvranmaya başladı. Jean Claude bu cümlenin uzunluğu karşısında bir an duraksadıysa da hayatı boyunca çektiği işkenceye odaklanarak sol yumruğunu Van Damme'ın sağ meme ucuna indirdi. Tecrübeli dövüşçünün vücudu, henüz bir öncekiyle ne yapacağına karar verememişken ortaya çıkan bu yeni acıyla karşılaşınca hepten şaşırdı. Bu noktada Jean Claude'un sağ ayağı, Tsubasalı çizgi filmlerden öğrendiği Albatros vuruşunu taklit ederek uzun süredir kavuşmayı arzuladığı Van Damme burnuyla buluştu. Artık yerlerde sürünen hısmı karşısında zaferinden emin olan Jean Claude Van Damme bir adım geri çekildi.
Fakat Jean Claude Van Damme yavaş yavaş ayağa kalktı. Ağır ama kararlı hareketlerle Jean Claude Van Damme'a döndü. Yüzünde azmin ve tiksintinin karışımıyla oluşmuş, son derece sert bir ifade vardı. Kaskatı bakışlarla, yavaşça elini burnuna götürdü. Kanayan burundan bir damla kanı, işaret parmağıyla aldı ve ağzına götürüp tattı. Gözlerdeki katılık kesinlikle değişmedi, fakat bu tadılan kan bakışlara bir delilik ekledi. Tam Jean Claude son derece türkçe bir "Ulan?" diyecekti ki ses hızını aşan bir uçan tekme "U" harfini çıktığı ağıza geri tıktı. Hızını alamayan tekme, hazır gelmişken Jean Claude'un dişlerini de kırıverdi. Buradan sonrasını Jean Claude hatırlamıyordu, fakat o gün orada bulunup da ellerinde patlamış mısırlarla olayı seyretmekte olan set görevlilerine sorulsa, Van Damme'ın Van Damme'ı bir temiz dövdüğünü söyleyeceklerdi. Morarmış berelerle evine dönen Jean Claude Van Damme, talihsiz hayatını bu şekilde değiştiremeyeceğini anlamıştı. Bunun üzerine mahkemeye başvurup adını Jet Li olarak değiştirdi ve hayatının sonuna dek mutlu yaşadı.